Priene bir çok gezgin için
Anadolu’nun batı kıyılarındaki antik yerleşmelerin en çekicisidir belki de. Kalıntılar
başka yerlerdekine oranla oldukça iyi koruna gelmiş ve ziyaretçinin yararına en
uygun biçimde kazılmıştır, ama onlardan da önemlisi, ören yerinin diğerlerinde
kolay kolay elde edilemeyecek bir samimiyet duygusu vermesidir. Priene
küçüktür; yapıları da öyle. Çoğu yapı kentin gençlik yıllarına aittir. Burada
birçok ören yerinde gözünüze çarpan masif Roma yapıları ile karşılaşmazsınız.
Ziyaretçi, kamusal yapılar, sokaklar ve konutlar arasında gezinirken İskender
zamanına döndüğünü duyumsar.
Şimdi Turunçlar Köyü’nün yanı başında bulunan ören yeri, kentin ilk kurulduğu yer değildir. İlk yerleşmenin konumu kesinlikle bilinememektedir. Söylentiye göre kent, İon göçleri sırasında son Atina Kralı Kodros’un torunlarından Aipytos tarafından kurulmuş, bu topluluğa daha sonra Philotas adlı birinin başkanlığındaki Thebaililer katılmıştır. Priene daima Atina’yı ana kenti gibi görmüştür. İlk günden İon Birliği’ne üye olur. Bir izine rastlanamayan eski kent, hiç kuşkusuz Maiandros’un çamurları ile örtülüdür.
Şimdi Turunçlar Köyü’nün yanı başında bulunan ören yeri, kentin ilk kurulduğu yer değildir. İlk yerleşmenin konumu kesinlikle bilinememektedir. Söylentiye göre kent, İon göçleri sırasında son Atina Kralı Kodros’un torunlarından Aipytos tarafından kurulmuş, bu topluluğa daha sonra Philotas adlı birinin başkanlığındaki Thebaililer katılmıştır. Priene daima Atina’yı ana kenti gibi görmüştür. İlk günden İon Birliği’ne üye olur. Bir izine rastlanamayan eski kent, hiç kuşkusuz Maiandros’un çamurları ile örtülüdür.

Bu arada Maiandros’un
birikintileri kıyı şeridini sürekli daha batıya itiyordu. Kuşkusuz bu nedenle,
kentin başka bir yerde yeniden kurulmasına karar verildi. Söz konusu yer,
günümüzde kalıntılara rastladığımız yerdir. Yeni kent eskiden Priene’nin limanı
olarak kullanılan Naulokhos’ta kurulmuştur. Strabon, Priene’nin başlangıçta kıyıda
bulunduğunu, ama kendi zamanında 40 stad, yani yaklaşık 6.5 km. içeride kaldığını
belirtir. Eğer bu doğru ise kıyı o dönemde şimdikinden çok daha hızlı bir
şekilde ilerlemiş olmalıdır.
Yeni kentin inşasına Büyük İskender’in halkı yakındaki Naulokhos limanından taşıttığı anlaşılır. Genç kral, Ephesos’ta Artemision için sunduğu öneriyi, Priene’de de Athena Tapınağı için tekrarlamıştır: Yapının masrafını karşılayacak, karşılığında ithaf hakkı kendisine verilecektir. Prieneliler, Ephesoslular kadar mağrur ve bağımsız ruhlu yada belki zengin değildiler ve öneriyi kabul ettiler. Priene’deki ilk kazılar İskender’in adını taşıyan ithaf yazıtını ortaya çıkarmıştır. Bugün Londra’daki British Museum ‘da duran yazıt, alışılageldiği gibi sütunların üzerinde uzanan arkhitrava değil, tapınağın bir duvarına yerleştirilmişti. Bunun nedeni, yapının ithaf edildiği dönemde henüz arkhitrava dek erişilmemiş olmasıydı.
Yeni kentin inşasına Büyük İskender’in halkı yakındaki Naulokhos limanından taşıttığı anlaşılır. Genç kral, Ephesos’ta Artemision için sunduğu öneriyi, Priene’de de Athena Tapınağı için tekrarlamıştır: Yapının masrafını karşılayacak, karşılığında ithaf hakkı kendisine verilecektir. Prieneliler, Ephesoslular kadar mağrur ve bağımsız ruhlu yada belki zengin değildiler ve öneriyi kabul ettiler. Priene’deki ilk kazılar İskender’in adını taşıyan ithaf yazıtını ortaya çıkarmıştır. Bugün Londra’daki British Museum ‘da duran yazıt, alışılageldiği gibi sütunların üzerinde uzanan arkhitrava değil, tapınağın bir duvarına yerleştirilmişti. Bunun nedeni, yapının ithaf edildiği dönemde henüz arkhitrava dek erişilmemiş olmasıydı.
Roma eyaleti Asia’ya bağlı bir kent
kimliği altında, Priene de diğerleri gibi, vergi memurlarından ve Mithridates
Savaşları’ndan çok zarar gördü. Roma İmparatorluğu ile birlikte genelde daha
iyi bir döneme adım atılmasına karşın hangi nedenle bilinmez, Priene yükselen
refah düzeyinden pay alamadı. Naulokhos limanı uzun süredir kullanılmaz
durumdaydı. Yeni bir liman yapılmış olsa bile, anlaşılan güçlü komşusu
Miletos’un rekabeti kentin zararına yol açıyordu. Nasıl olursa olsun,
Priene’nin silikleştiği kesindir. Önceki evrelere ait yalın yapıları örtecek
dev binalar dikilmemiş ve Priene günümüze gelen en iyi Hellenistik kent örneği
olarak kalmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder